"SMA VE SaÄŸlıklı Bebek Arzusu: Ne zaman testler önerilmeli"
Spinal Musküler Atrofi (SMA), doÄŸuÅŸtan bir genetik bozukluk nedeniyle ortaya çıkan ve omurilik ön boynuzda bulunan alfa motor nöronları tutan bir hastalıktır (1). Omurilik ön boynuzda bulunan alfa motor nöronlar hareketten sorumludur ve doÄŸrudan vücudun iskelet kaslarını kontrol eder (Åžekil 1).
Åžekil 1. Omurilik alfa motor nöronların bulunduÄŸu ön boynuz bölgesi
SMA kalıtsal genetik bir hastalıktır. Genetik hastalıklar içinde tek gen hastalıkları olarak adlandırılan grupta yer alır. Yaklaşık hepimiz 20.000 gene sahibiz ve bu genlerden biri annemizden, biri de babamızdan olmak üzere, her bir genden ikiÅŸer adet bulunmaktadır. Tek gen hastalıkları dediÄŸimizde, bu genlerden birinin fonksiyon görmemesi sonucu meydana gelen hastalıkların aklımıza gelmesi gerekiyor. SMA da bu hastalıklardan biridir. Tek gen hastalıkları da kendi içinde sınıflara ayrılmaktadır. Bu sınıflar içinde ise SMA otozomal resesif (çekinik) tek gen hastalıkları içine girmektedir. Otozomal resesif hastalıklarda hastalığın ortaya çıkması için her iki gende de mutasyon sonucu fonksiyon bozukluÄŸu olması gerekmektedir. Tek bir gende mutasyon olması hastalık belirtilerini ortaya çıkarmaz. Tek bir gende mutasyonu olan kiÅŸilere taşıyıcı denir. Otozomal resesif tek gen hastalıklar çoÄŸu zaman iki taşıyıcı çiftin çocuklarında görülmektedir. Bu çiftlerin çocuklarının SMA olma olasılığı %25, taşıyıcı olma olasılığı %50 ve her iki geninde de mutasyon olmama olasılığı yine %25’tir (Åžekil 2). SMA’da da genellikle böyle olmaktadır. SMA, 5. kromozom üzerindeki SMN1 adı verilen bir genin genetik kusurlarından kaynaklanır (2). Her 40-60 kiÅŸiden biri, SMA'ya neden olan gen varyasyonunun taşıyıcısıdır.
Åžekil 2. SMA’da otozomal resesif kalıtım ÅŸekli
Bu gen, SMN denilen proteinin sentezini yapar. Yeterli SMN proteini olmadığı takdirde, omurilik alfa motor nöronları küçülmeye ve ölmeye baÅŸlar. Bunun sonucunda beyin özellikle bizim isteÄŸimizle hareketini saÄŸladığımız kol, bacak, baÅŸ ve boyun kaslarını kontrol edemez. Kullanılamayan kaslar zamanla zayıflamaya baÅŸlar. Bu durum yürüme, emekleme, baÅŸ ve boyun kontrolü, yutma ve nefes alma gibi hareketlerin yapılamaması ile sonuçlanır.
SMA hastalığının görülme oranı 1/10000’dir. Ä°kinci en sık görülen otozomal resesif hastalıktır (1). SMA hastalığının 5 tane alt tipi vardır. Bu tipler 0 ile 4 arasında numaralandırılır. Tip 0, en ağır klinik durumdan, Tip 4 en hafif klinik duruma doÄŸru sınıflanırlar. Her bir tipin görülme sıklığı farklıdır. En sık Tip 1 SMA görülmektedir (Tablo 1).
Tablo 1. SMA sınıflaması
SMA Tipi |
Görülme % |
BaÅŸlangıç |
YaÅŸam |
Klinik |
0 |
<1 |
DoÄŸumda |
1-2 hafta |
BaÅŸ tutma ve oturma yok |
1 |
45 |
0-6 ay |
1-2 yaÅŸ |
BaÅŸ tutma var, oturma yok |
2 |
20 |
6-18 ay |
25 yaÅŸ |
Oturma var, yürüme ve desteksiz solunum yok |
3 |
30 |
18 ay- 30 yaÅŸ |
Normal |
Normal klinik |
4 |
5 |
30 yaÅŸ < |
Normal |
Normal klinik |
Genlerin Yapısı
Yukarıda da belirtildiÄŸi gibi SMA hastalığı SMN1 genindeki mutasyonlar sonucu görülür. SMN1 geninin sentezlediÄŸi SMN proteininin olmaması nedeniyle klinik bulgular ortaya çıkar. SMN proteinini sentezleyen tek gen vücudumuzda SMN1 geni deÄŸildir. SMN1 geni yapısına %99 benzerlik gösteren SMN2 geni de SMN proteini sentezlemektedir. Yalnız SMN2 geni çok az yapısal olarak kaliteli SMN proteini sentezi yapabilir. Bu da toplam SMN proteininin yaklaşık %10’nunu oluÅŸturur (Åžekil 3).
Şekil 3. SMN1 ve SMN2 genleri ve sentezledikleri SMN proteini oranları
Normalde her genimizden biri anneden, biri de babadan gelmek üzere iki adet bulunmaktadır. Bu kural SMN1 ve SMN2 genleri için geçerli deÄŸildir. SMN2 gen sayısı arttıkça sentezlenen SMN proteini oranı artacağı için SMA’ da klinik daha hafif olmaktadır. En sık görülen Tip 1 SMA’ da en fazla 1 veya 2 kopya SMN2 geni görülürken, Tip 2 ve yukarısında en az 3 kopya SMN2 geni bulunur. SMN1 geni ise çoÄŸu zaman iki kopya bulunurken, bazı insanlarda 3 kopya olarak bulunabilir.
SMN1 geni mutasyonları
Genleri bir kitap gibi düÅŸünürsek, genlerin kendi içlerinde protein kodlayan kısımları kitap bölümleri gibi ayrılmaktadır. Her genin farklı sayıda bölümleri vardır. SMN1 ve SMN2 genleri 8 bölümden oluÅŸmaktadır ve bu bölümlerin sadece 7’si protein kodlaması yapmaktadır. Bu bölümlerin her birine ekzon denir. SMA hastaların yaklaşık %95’inde 7. bölümün (ekzonun) tamamen kaybının (delesyon) söz konusu olan mutasyon görülür. Hastaların sadece %5’inde kitaptaki bir harf deÄŸiÅŸikliÄŸine benzetebileceÄŸimiz nokta mutasyonları gözükmektedir. Nasıl bir mutasyon görülürse görülsün, SMN1 geninin fonksiyonu bozulur ve SMN proteini sentezlenemez hale gelir (Åžekil 4).
Åžekil 4. SMN1 ve SMN2 geni yapısı; A) Normal gen yapısı, B) En sık görülen ekzon 7 mutasyonu, C) Nokta mutasyonu
SMA’da kullanılan genetik testler
SMA hastalarında yukarıda da belirtildiÄŸi gibi %95 hastada ekzon 7 kaybı görüldüÄŸü için bu kaybı göstermeye yönelik genetik testler kullanılır. Bu yöntemler kolay ve hızlı sonuç veren yöntemlerdir, fakat %5 hastada görülen nokta mutasyonlarını göstermez. Hastanın kliniÄŸi SMA ile uyumlu ise delesyonu gösterilemese bile mutlaka nokta mutasyonları açısından SMN1 geninin tamamı taranmalıdır.
Yenidoğan Taramaları
Ülkemizde SMA için rutin bir YenidoÄŸan (YD) taraması yoktur. Yalnız sayılı ülkeler SMA’ yı yenidoÄŸan taramasına almışlardır. Bir hastalığın yenidoÄŸan taramasına girmesi için; önemli bir saÄŸlık sorunu olması, YD döneminde tanı olasılığı olması, uygun uygulanabilir bir testinin olması ve erken tedavinin etkili olduÄŸu bir hastalık olması gerekmektedir. SMA hastalığı bu özelliklerin hepsini kapsamaktadır. Özellikle en sık görülen SMA tip 1 hastaları ilk 3 ayda alfa motor nöronlar hızla yıkılmaya baÅŸlamaktadır ve ne kadar erken tedavi baÅŸlanırsa tedaviye o kadar iyi cevap vermektedirler. Ä°lk 3 ay sonrasında verilen tedaviler ne yazık ki hangi tedavi olursa olsun çok etkili olamamaktadır. SMA’ da biyokimyasal belirteç olmadığı için tarama genetik testlerle yapılmaktadır. Tarama yapılan ülkelerde daha çok en sık görülen delesyonu mutasyonu taranmaktadır. Bu daha az görülen nokta mutasyonlarının tanı almaması ve hastaların gözden kaçmasına neden olmaktadır. Günümüzde tüm genom dizileme (WGS) denilen yöntem ile tüm DNA’mız ilk harfinden son harfine kadar okunmaktadır. Bu yöntem ile hem delesyonlar hem de nokta mutasyonları aynı anda gösterilmektedir. Günümüzde halen çok pahalı olan bu yöntemin rutin taramalarda kullanılması ÅŸu an için zor gözükmektedir. Ä°leriki yıllarda sadece SMA taramasında deÄŸil birçok hastalığın taramasında kullanılacağına inanılmaktadır.
Taşıyıcılık Testi
Ülkemiz gibi akraba evliliklerinin yüksek görüldüÄŸü ülkelerde özellikle akraba evliliÄŸi yapan çiftlere mutlaka önerilmesi gerekmektedir. Sadece SMA deÄŸil, tüm otozomal resesif geçiÅŸli tek gen hastalıkları akraba evliliklerinde yüksek oranda görülmektedir. Günümüzde en sık taşıyıcılık testi yapılma endikasyonu ise aile SMA’ lı bir olgu görülmesi sonucu olmaktadır. Ailenizde SMA olgusu var ise önce siz, taşıyıcı çıkarsanız eÅŸiniz mutlaka SMA için taşıyıcılık testi yaptırma zorunluluÄŸu vardır.
Taşıyıcı olanlar ne yapmalı?
EÅŸiniz ve siz SMA için taşıyıcı iseniz yapabileceÄŸiniz baÅŸlıca 2 ÅŸey bulunmaktadır. Bunlardan birincisi normal gebeliÄŸi takiben anne karnında olan bebeÄŸe yönelik test (prenatal tanı) yapılmasıdır. Bu da gebeliÄŸin 11-13 haftasında koryonik villus biyopsisi (CVS) veya 16-18 haftaları arası amniyosentez ÅŸeklinde yapılabilir. Her iki test de riskli giriÅŸimlerdir, ufak da olsa düÅŸük, enfeksiyon ve kanama gibi riskleri bulunmaktadır. Bu testler sonucunda bebeÄŸe ait DNA’ dan yapılan genetik analiz ile bebeÄŸin SMA hastası olup olmadığı %99.7’ ye yakın doÄŸrulukla belirlenmektedir. Bu testin en önemli dezavantajı ise anne karnında SMA tanısı konan bebeÄŸe bu dönemde bir tedavi olmamasıdır. Ancak günümüzde SMA’ lı bebeÄŸe doÄŸar doÄŸmaz baÅŸlanacak tedaviler ile yüz güldürücü sonuçlar alınabileceÄŸi akılda tutulmalıdır.
Ä°kinci yöntem ise tüp bebek eÅŸliÄŸinde yapılan yöntemdir. BeÅŸinci güne gelen embriyolardan parça alınarak, hasta, taşıyıcı ve normal embriyolar tespit edilir. Taşıyıcı ve/veya normal embriyoların transferi yapılarak saÄŸlıklı çocukların doÄŸması saÄŸlanmaktadır. Bu yöntem de tanı açısından son derece güvenilir bir genetik yöntem olsa da günümüzde halen prenatal tanı ile her zaman doÄŸrulama yapılması önerilmektedir.
SMA, bir asırdan uzun zamandır tanımlanmış bir hastalık olmakla birlikte günümüzde genetik tanı yöntemlerinin hızla geliÅŸmesi, yüz güldürücü tedavilerin hızla kullanıma geçmesi ve tarama testlerinin devreye girmesi ile kontrolü mümkün bir hastalık olma yolunda hızla ilerleyeceÄŸi düÅŸünülmektedir.
- Gönderiyi Paylaş