Gebelik dönemi, çeÅŸitli hormonal, damarsal, metabolik, psikolojik, bağışıklık sistemindeki deÄŸiÅŸikliklerin olduÄŸu önemli bir dönemdir. Bu dönemde, deride doÄŸal olarak beklenen deÄŸiÅŸikliklerin yanı sıra gebeliÄŸe özgü olan ve doÄŸum sonrasında gerileyen çeÅŸitli deri hastalıkları da görülebilmektedir.
Fizyolojik (doÄŸal) olarak beklenen deri deÄŸiÅŸiklikleri hemen hemen gebelerin büyük çoÄŸunluÄŸunda gözlenir ve doÄŸumdan sonra zamanla kaybolur ve tedavi gerektirmez. Gebelik döneminde gözlenen fizyolojik deri deÄŸiÅŸiklikleri özetle ÅŸunlardır:
- Kloazma (Gebelik maskesi): Yüzde, alın-yanaklar, bıyık bölgesi ve burun üzerinde ortaya çıkan renk deÄŸiÅŸikliÄŸidir. GebeliÄŸin son üç ayının yaz aylarına rastlaması, koyu tenli olmak gibi faktörler kloazma olasılığını arttırır. Kloazma, bazı gebelerde doÄŸum sonrası kaybolmakla birlikte bazen kalıcı olmaktadır. Genellikle yaz aylarında güneÅŸ ışığı ile artış gösterir, kışın rengi açılır. Tedavisi oldukça zor bir durumdur. En çok leke açıcı kremler, glikolik asit, Jessner gibi peeling’ler kullanılsa da temel unsur yüksek faktörlü güneÅŸten koruyucuların yaz-kış sürekli kullanılmasıdır.
- Deride renk koyulaşması: Meme başı, dış genital organlar ve karın orta hatta meydana gelen renk koyulaşması (genellikle kahverengi-siyah), doğum sonrasında giderek azalır ve kaybolur.
- Kıllanmada artış: Bazı bölgelerde hormonlar nedeniyle kıllanmada artış görülebilir, genellikle doÄŸum sonrası düzelir.
- DiÄŸer: Varisler (özellikle bacaklarda), benlerin sayı ve ebatlarında artış, tırnaklarda kolay kırılma ve terlemede artış olarak sayılabilir (1,2). Renkli benlerdeki büyüme, doÄŸum sonrasındaki 6-12 ay içinde geri dönebilmektedir. Benlerdeki asimetrik büyüme ve renk deÄŸiÅŸikliÄŸi durumlarında mutlaka bir dermatoloÄŸa baÅŸvurmak gerekir, çünkü malign melanoma (renkli benlerin habis tümörü) riski gebelikte artmıştır.
DoÄŸum çatlakları adı verilen “stria distancae”lar ise, fizyolojik deri deÄŸiÅŸiklikleri arasında yer alsa da kalıcı olmaları nedeniyle önemli kozmetik sorun yaratabilmektedir. Bu çatlakların oluÅŸmaması için deri yapımını arttıran bir takım kremlerin gebelik esnasında (ilk üç aydan sonra) kullanılması önerilmektedir. Gebelik sonrasında ise bu çatlaklar henüz daha kırmızı iken yapılacak bir takım tedaviler (peeling, mezoterapi, lazer vb.) çatlakların görünürlüÄŸünü azaltacaktır. EÄŸer aradan zaman geçmiÅŸ ve çatlaklar beyazlamış ise tedavilerden iyi sonuç alınmayacaktır.
GebeliÄŸe Özgü Olan Deri Hastalıkları
Yalnızca gebelik ve doÄŸum sonrası erken dönemde görülen iyi tanımlanmış bir grup hastalıktan oluÅŸmaktadır.
GebeliÄŸe özgü olan deri hastalıkları baÅŸlıca dört baÅŸlık altında incelenebilir (1):
- Pemfigoid Gestasyones
- GebeliÄŸin Polimorfik Erüpsiyonu
- Gebeliğin İntrahepatik Kolestazı
- GebeliÄŸin Atopik Erüpsiyonu
Pemfigoid Gestasyones
Genellikle gebelikte ortaya çıkan otoimmun (bağışıklık sisteminin kendi dokularına karşı reaksiyon göstermesi) büllöz (içi serum dolu kabarcıklarla seyreden) bir hastalıktır. Görülme sıklığı 1/1.700 ile 1/50.000 arasında deÄŸiÅŸmektedir. Kalıtımsal olarak yatkınlığı olan bireylerde görülme oranı daha fazladır. Genellikle 2. ve 3. trimestr’de (yani gebeliÄŸin 4-9. ayları içinde) baÅŸlar ancak nadiren ilk üç ayda veya doÄŸum sonrası erken dönemde de görülebilir. Åžiddetli kaşıntı en önemli bulgudur. Kaşıntı göbek çevresinden baÅŸlar. Daha sonra kalça, gövde, kol ve bacaklara yayılır. Yaralar, önce kırmızı kabarıklıklar ÅŸeklinde iken daha sonra bunların üzerinde içi sıvı dolu kabarcıklar (vezikül ve büller) halini alır.
DoÄŸumdan sonra gerilemekle birlikte bazı hastalarda doÄŸumdan sonra alevlenmelerin olabileceÄŸi akılda tutulmalıdır. Bu nedenle gebenin doÄŸum sonrasında da izlenmesi gerekir. Bazı hastalarda adet öncesi ve doÄŸum kontrol ilacı kullanımı ile hastalık tekrar edebilir. Prematüre ve düÅŸük doÄŸum ağırlıklı bebek doÄŸurma riski bulunmaktadır. Nadiren bebekte de anneden geçen antikorlara baÄŸlı olarak deride geçici olarak görülebilen kabarcıklar oluÅŸabilir (1,2,3,4).
Tanı için en önemli test hasarlı deriden alınacak küçük bir biyopsidir. Bu biyopsi parçası özel boyalar (Direk immunfloresan) ile incelendiÄŸinde, bazal membran boyunca (üst deri ile orta deri baÄŸlantısı) çizgi ÅŸeklinde boya birikimi (kompleman 3) olması tanı koydurucudur (2).
Tedavide erken dönemde kaşıntı giderici losyonlar ve kortizonlu kremler kullanılır. Ancak hastalık yaygınlaÅŸmışsa, sistemik olarak kortizon baÅŸlanır ve doÄŸum sonrası döneme kadar kullanmak gerekir. Kortizona dirençli hastalarda, doÄŸum sonrası baÅŸlamak kaydıyla, azatiyopürin, dapson, immunoglobulin, plazmaferez gibi özellikli tedaviler kullanılabilir. Önemli bir nokta da, hastalığın sonraki gebeliklerde tekrarlayabilmesidir (2,3).
GebeliÄŸin Polimorfik Erüpsiyonu
Daha çok çatlaklarda yoÄŸunlaÅŸan, ÅŸiddetli kaşıntı yanı sıra kızarık, deriden kabarık papül ve plaklarla karakterizedir. Ä°yi seyirli bir hastalıktır. Sıklıkla ilk gebelikte ve 3. trimestr’de (yani son 3 ayda) görülür. Görülme sıklığı 1/130 ile 1/300 arasındadır. Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte karın duvarının aşırı gerilmesi ve buna baÄŸlı olarak baÄŸ dokusunda meydana gelen hasarın bağışıklık sisteminin aşırı yanıtını tetiklediÄŸi düÅŸünülmektedir. Kaşıntının gebeyi çok rahatsız etmesi dışında hastalığın seyri iyidir, bebekte sorun oluÅŸturmaz. ÇoÄŸunlukla 6 haftada düzelir. Hastalığın görünümü tipik olup tanı koydurucudur, nadiren biyopsi gerekir (2,3).
Tedavide lokal kortizonlu kremler, nemlendiriciler ve antihistaminikler çoÄŸunlukla yeterlidir. Bazen dirençli olgularda sistemik kortikosteroid gerekir (1,2).
Gebeliğin İntrahepatik Kolestazı
GebeliÄŸin geç döneminde ortaya çıkan, kolestaz’a (safra akışının durması) baÄŸlı geliÅŸen kaşıntılı bir tablodur. Åžiddetli kaşıntı nedeniyle deride yaygın kaşıntı izleri diÄŸer gebelik dermatozlarından farklı olarak daha yoÄŸun olarak görülür. Fetüs için risk mevcuttur. Erken müdahale edilmezse fetüs kaybedilebilir. Sıklığı %0.1-2.4 arasındadır. Safra kesesinde taÅŸ bulunması, hepatit C pozitif olan hastalar, çoÄŸul gebelik ve ileri anne yaşı risk faktörleridir. Serumdaki safra asitlerinin artması nedeniyle oluÅŸtuÄŸu düÅŸünülmektedir. Tedavide “ursodeoksikolik asit” kullanılması, hem anne hem de bebek için riskleri azaltır. Anne ve bebeÄŸin yakın takibi gereken bir tablodur. Sonraki gebeliklerde de tekrarlama olasılığı vardır(3,4).
GebeliÄŸin Atopik Erüpsiyonu
Atopisi (DoÄŸuÅŸtan allerji yatkınlığı) olan gebelerde ortaya çıkan kaşıntı ve egzama benzeri döküntülerle giden bir tablodur. Yüz, boyun, kolların iç kısımlarında kızarıklık, kaşıntı ve küçük kabartılar gözlenir. Bu hastalarda genellikle deri kurudur. Yukarıda sayılan diÄŸer gebelik dermatozlarından ayırt edilmesi gerekir. Serumda IgE düzeyleri bu hastalarda yüksektir. Bebek için risk yoktur. DiÄŸer gebeliklerde tekrar etme riski vardır. Tedavide orta güçte kortizonlu kremler, nemlendiriciler, UVB (ultraviyole B) fototerapisi kullanılmaktadır (2,3,4).
Bunlar dışında baÅŸka gebeliÄŸe özgü hastalıklar varsa da nadir görülürler. Gebelik dermatozlarının ortak özellikleri ve önemine deÄŸinecek olursak:
- Genellikle çok kaşıntılıdırlar,
- GebeliÄŸin son üç ayında görülürler,
- Bazı durumlarda bebek için risk olabilir,
- Gebelikte ilaç kullanma zorluÄŸu nedeniyle yarar/zarar oranını düÅŸünerek tedavilerini çok iyi planlamak gerekir,
- Gebelik sonrasında –çoÄŸunlukla- iyileÅŸtikleri için, çok zor durumlarda doÄŸumu biraz öne çekmek gerekebilir,
- Kadın DoÄŸum uzmanı ve Dermatolog iÅŸbirliÄŸi ile gebelerin hastalıkları hakkında bilgilendirilmesi ve uygun tedavi seçeneÄŸinin belirlenmesi, bu dönemin kolay atlatılmasını saÄŸlamaktadır.
KAYNAKLAR
- Ambros-Rudolph CM, Müllegger RR, Vaughan-Jones SA, et al. The specific dermatoses of pregnancy revisited and reclassified: results of a retrospective twocenter study on 505 pregnant patients. J Am Acad Dermatol 2006;54:395-404.
- Parlak AH. GebeliÄŸe özel dermatozlar. Turkderm 2007; 41(1):1-7.
- Cohen LM, Kroumpouzos G: Pruritic dermatoses of pregnancy: to lump or to split? J Am Acad Dermatol 2007;56:708-709.
- Ambros-Rudolph CM: Dermatoses of pregnancy. JDDG 2006;9:748-759.
Doç.Dr.Ä°lgen Ertam,
Prof.Dr. TuÄŸrul Dereli.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı, Ä°zmir.
- Gönderiyi Paylaş